27 Kasım 2016 Pazar

Maine'li Sıçrayan Fransız Sendromu / Latah Syndrome





Maine'li Sıçrayan Fransız Sendromu/ Jumping Frenchmen Of Maine/ Latah Syndrome

Merhaba,


Uzun zamandır yoktum. Uzun bir yazın hatta sarı sonbaharın ardından geri döndüm. Bu sürede birçok şey biriktirdim. Yazacak çok şey vardı ama artık daha çok şeyim var. Bazen acaba bu yazdıklarım birilerine ulaşıyor mu diye düşünüyorum. Ulaşmıyorsada şu an bu yazıya emrediyorum. HER YERE VE YAYIL HERKESE OKUT KENDİNİ. Eğer bu sendromdan muzdaripse hemen yapacağına eminim. :)..








Latah sendromu kültüre özgü bir bozukluk olarak bilinir. Kişi aniden ortaya çıkan uyarandan dolayı bir şok geçirir ve anormal davranışlar sergiler. Anormal davranışlara örnek vermek gerekirse kişi dans edebilir, kontrolsüzce kahkaha atabilir veya çılgınca çığlık atabilir. Terleme, kalp atışlarının hızlanması ve kasılma gibi fiziksel semptomlarda eşlik eder. Eğer bunu bir kriz olarak düşünecek olursak, kişi krizden sonra krz esnasından neler yaşadığını hatırlayamayabilir. Aslında bu sendrom bir irkilme bozukluğudur. Kısaca ani korkuya karşı gelişen aşırı duyarlılık diyebiliriz. Sadece bazı kültürlerde görülüyor olmasının net bir sebebi bilinmiyor ancak tahminler elbette var.






Peki bu sendrom ne zaman ortaya çıktı ? 

1949 yılında J.R. Logan tarafından bir dergi makalesinde yazıldı. 1880 lere geldiğimizde O'brien detaylı olarak anlattı. Latah sendromu yaygın olarak erkeklerden çok kadınlarda ve daha sık genç kadınlarda görülüyordu. Daha sonra DSM-IV içinde kendine Dissosiyatif Bozukluklar bölümünde kendine yer buldu.





Birine bir emri vurgulu bir tonda veya yüksek sesle vermeniz o kişiye bunu sorgusuz sualsiz yaptırabilir. Tabi bunun için muhtemelen Güney Asyada, Fransada veya Malezyada bir yerlerde olmanız gerekebilir.







NOT: Hey sen eğer yazdıklarımı okuyorsan bana bir mail at. Bekliyorum. :).. 👀






Hoşçakalın..

9 Haziran 2016 Perşembe

Geschwind Sendromu ve Hipergrafi / Geschwind Syndrome and Hypergraphia


Bugün bana ilginç gelen bir sendromdan bahsetmek istiyorum. Bana ilginç gelmişti çünkü ayırt etmek çok zordu. Birçoğumuz kendimizi yazarak ifade etmekten hoşlanırız hatta yetenekli olanlarımız bu işi ilerletip yazar olurlar. Peki bu sendrom nereden çıktı, yazmayla alakası nedir dediğinizi duyar gibiyim. Hemen anlatayım o zaman.

Geschwind Sendromu, beyindeki temporal lobda oluşan epilepsi haliyle ortaya çıkar . Bu epileptik nöbetler esnasında bilişsel fonksiyonlarda farklılaşma olur; hipergrafi (aşırı yazı yazma), aniden ortaya çıkan ve aşırıya kaçan dinsel düşünceler veya işitsel sanrılar gibi anormal bulgular görülür (Geschwind & Waxman, 1975.) 

Hipergrafiye bu epilepsi nöbetlerinin neden olduğunu biliniyor. Peki bu yazma ne kadar aşırı? Bu sendroma sahip bir X kişisi düşünelim. X yazı yazmak için defterler, kitapları, mobilyalarını, duvarlarını hatta kendi vücudunu bile yazmak için kullanabilir. Çünkü yazmaya başlarsanız duramazsınız sanki kelimeler zihninizden akıp gidiyor ve sizin onları yazarak ölümsüzleştirmeniz gerekiyormuş gibi hissedersiniz. Asla yorulmadan yazarsınız 





Tabi herkese aynı şey olacak diye bir kaide yok. Kimisi hiç etkilenmeyebilir kimiside hipergrafi ve yeteneğini birleştirip ünlü  bir yazar olabilir. Hipergrafi olduğu sanılan yazarlardan da bahsedelim o zaman. 





Vincent Von Gogh resmin yanında yazıda da aktifmiş. Kardeşine en kısası 6 sayfa uzunluğunda 200  tane yani 1700 sayfa mektup yazmış.

Dostoyevski bu sendromun tüm özelliklerini taşıdığından dolayı Norman Geschwind bu sendroma Dostoyevski sendromu adını vermiştir.

Amerikalı şair Arthur C. İnman 17 milyon kelimeden oluşan günlüğüyle bu sendroma sahip olduğu bilinen yazarlardan.

Alice Harikalar Diyarında kitabını çocukluğumuzda mutlaka duymuşuzdur. Onun yazarı Lewis Caroll da bu sendromdan muzdaripmiş.


Tedavisinden de bahsedip bitirmek istiyorum .Bu hastalığın kendisi kadar tedavisi de ilginçtir. Tedavisinde Avusturyalı nörologlar kişinin başının üstünden manyetik bir çubuk geçirerek başarı elde ettiler. 

Maalesef hipergrafi ve yeteneğin aynı kişide ortaya çıkması çok küçük bir ihtimaldir.








  'Yazmak için yaşadım, yaşamak için yazdım.' Samuel Johnson


7 Haziran 2016 Salı

Psikoloji Nedir ? / What is Psychology ?


Psikoloji insan ve hayvan davranışlarını inceleyen bir bilim dalıdır. En temel psikoloji tanımı budur sanırım. Kısaca psikoloji, bilimsel yöntemlerle davranışları inceler. Psikoloji henüz genç bir bilim dalıdır. Felsefeden ayrılıp kendini kabul ettirmesi hemen hemen 100 sene önce olmuştur.




Üniversiteye ilk başladığım gün öğrendiğim ilk şey psikolojinin babası olarak kabul edilen Wundt beydir (bir daha da unutturmadılar). 1879 yılında Wilhelm Wundt Almanya Leipzig'de ilk psikoloji laboratuvarını kurmuştur. Bundan sonra psikoloji artık felsefenin alt dalı olmaktan çıkıp kendi başına bir bilim dalı olacaktı. 1908 yılında İngiliz bir psikolog olan William McDougall , psikolojiyi ilk kez "davranış bilimi" olarak tanımladı ve artık psikoloji ilk kez tam anlamıyla tanımlanmış ve literatürde "davranış bilimi" olarak yerini almıştı. 


Psikoloji Laboratuvarında Wundt ve Arkadaşları


Yaklaşık bir asırlık bir geçmişi olan psikoloji hayatımızın her alanında etkilidir. Kişiler arası ilişkilerimizi, hastalıklarımızı ve davranışlarımızı etkiler hatta çoğu zaman yönlendirir. Reklam sektörünün insanın algı ve psikolojik süreçlerini etkileyerek bizi yönlendirdiği artık sır değildir.



Psikolojinin kısa tarihinden bahsettikten sonra birçok alt dalı olduğunu da belirtmek istiyorum. Bunlar; 
  • Klinik Psikoloji
  • Sosyal Psikoloji
  • Gelişim Psikolojisi
  • Endüstri Psikolojisi
  • Bilişsel Psikoloji
  • Deneysel Psikoloji
  • Mühendislik Psikolojisi
  • Okul ve Eğitim Psikolojisidir.
Kısacası psikoloji hayatın her alanında kendine yer bulmuştur.  İnsanın olduğu her yerde psikolojide vardır..




Başlangıçlar Güzeldir..

Merhabalar,

Öncelikle çok heyecanlı olduğumu belirtmek istiyorum. Çok heyecanlıyım çünkü her zaman bilginin paylaşıldıkça yararlı olduğunu düşündüm ve o beklediğim fırsatı şimdi buldum. Uzun zamandır biriktirdiklerimi nihayet paylaşabileceğim bir yer olacak burası.

Ben kimim ? 

Ben bir psikoloğum. İngilizce psikoloji mezunuyum. Şu an özel bir klinikte çalışıyorum. Ülkemizde eğitimli bir psikoloğa ulaşmanın ne kadar zahmetli ve aynı zamanda pahalı olduğunu bilecek kadar zamandır bu mesleğin içindeyim. Daha sağlıklı bir toplum için bilgi ve tecrübelerimi burada paylaşacağım. Sağlıklı bir toplum için sağlıklı bireyler gerekir. İnandığım şeylerden biri de insan kendisini tanırsa ruh sağlığını en iyi kendisi düzeltir.

Peki ya konu ?


Burada psikoloji ile ilgili kuramlar, temel bilgiler, hastalıklar, psikolojik bozukluklar ve bunların tedavisindeki yol haritalarından bahsedeceğim. Kısaca burada psikoloji ile ilgili birçok şey bulabileceksiniz. Öğrenciler sizleri de unutmadım. Ben psikolojiyi İngilizce okudum ve öğrenciyken en zorlandığım şeylerden biri  bazı terimlerin anlamını tam olarak çözemezdim. Henüz çoğunun Türkçe karşılıkları yoktu. Değindiğim konuların en azından başlıklarının mutlaka İngilizce karşılıklarını da eklemeye çalışacağım.


Şimdiden çok mutlu ve umutluyum burası umarım faydalı olur. Burada hem kendinizden hem hayattan çok şey bulacaksınız. Okurken keyif almanız dileğiyle..






'Her insan bir tek gerçek işi vardır: kendine giden yolu bulmak.' Herman Hesse